Alman Kale


70 ve sonrası erkek jenerasyonun sanal kidler türeyene kadarki mahallede oynadıkları favori oyun.Bulunulan mahallenin harita üzerindeki konumuna göre Alman,İngiliz,Japon gibi eski dünya ve kara avrupası ülkelerinden alınmış isimler vardır.

Şanslıları, sokaklarında çalışmayan,kepenkleri inmiş boş bir dükkan olan çocuklardır.Zira evin içinde perdeler koltuk üzerine çıkarıldığı gibi,sokak aralarında da kepenkler kale ağı görevi görür,her gol anında çıkan sesin desibelinin mutlaka bir öncekinden fazla olması gerekirdi.Sonucunda gidin başka mahallede oynayın,keserip topunuzu seslerinin günün belli saatlerinde (özellikle 5-7 saatleri arası) yükselmesi alınan hazzın maksimuma çıkmasına sebep olurdu.

Bu tip kepenke sahip olmama durumunda boş bir duvar bulunur,üzerine 3 adet kale direği görevi görecek çizgi,köşe noktalara içine 90 yazmak suretiyle çeyrek daireler çizilirdi.Camposun forvetleri şaşırtmak için giydiği cafcaflı formalar gibi;köşe 90 noktaları hedef olur,yetenekli futbolcu sıkıntımızın ispatı olarak da her şut sonunda auta giden toplar nedeniyle kaleci değişirdi.


Oyunun en heyecanlı bölümünde ( bu bölüm her oyuncuya verilen 15 gol avansının 2 ya da 3 e düştüğü anlardır) mahallenin yaşça büyük abileri yeni cilaladıkları ayakkabılarını önemsemeksizin oyun alanı içinde yer alır ve o meşhur "at bakalım topu abinin kıllı göğsüne" cümlesinin eksikliğini yaşatmazlardı.Bu cümleyi duyan çocuk mecburiyet içinde topu yeni ütülenmiş gömleğin üzerine doğru attıktan sonra fırçayı yer , cümledeki mecaz anlamı genelde kıçına yedikleri 2 tekmeden sonra çözerlerdi.

Yeni jenerasyonun alman kaleyi Fifa serilerinde oynaması sebebiyle bu cümleyi kuramamanın eksikliğini hep hissettim açıkçası.Keşke göğüsteki kılların eksikliği sebebiyle cu cümleyi kuramasaydım diyorum ama..(şaka şaka o kadar çok değil).En azından denizde "olum kazağını çıkarda gir şu denize" esprisini duyacak kadar değil.
0 Responses